26 Ocak 2012 Perşembe

Tezini Bitirenlere Tebrik

            Şu an, tezi bıraktım bu yazıyı yazıyorum evet; hatta kucağımda açık bir kitap var. Ayağımın altında da su torbası… Epey bütünleştim ben bunlarla.
            Bu arada bu tezin başına oturunca, nedense bir internette dolaşma isteği, bir Twitter’da yazılanları okuma, sonra o buna ne cevap vermiş o ona ne demiş karıştırma hali... Epey zorlanıyorum yani yazmaya başlamakta. Hatta geçen sordum pek cevap veren olmadı; ama ben günde anca bir sayfa yazabiliyorum. Bir sayfayla nereye kadar?
            Bu hafta bazı okulların final haftası olması sebebiyle falan ara dönemde tezlerini, bitirme projelerini veren arkadaşlar oldu sanırım. Onlara da bu yazıyla toplu olarak “Gözünüz aydın, darısı geriye kalanların başına” diyorum. Benim gibi haziranda tezlerini verecek olanlara da “Kolay gelsin, güneşli bahar günleri kapımıza dayanmadan bitsin bu çile” diyorum.

19 Ocak 2012 Perşembe

Prosedür “İş”ler

            Bu yazıyı aslında o gün yazacaktım; ancak angaryadan sonra mecalim yoktu, yazamadım. Oh ne güzel danışman değişiyor, başlığım istediğim gibi olacak, 3-5 satır da yazdım diye sevinirken…
            Pazartesi sosyal bilimleri tekrar aradım, bana bu hafta içinde (hatta hemen ertesi gün), başlık değiştirme isteğimi belirttiğim dilekçemi ve danışman imzalı dilekçemi getirmemi söyledi. Ee…, ben tez önerisi kabul edildikten sonra 6 ay içinde değiştirebiliyorsam daha bir ay zamanım var desem de işe yaramadı. Eğer o kadar geç getirirsem “6 aydır değiştirmemiş artık bu saatten sonra geç” diyip başlığımı değiştirmezlermiş! Afedersiniz, kuralları yine bunu diyecek olanlar  belirlemiyor muydu?
            Böyle olunca da ben yeni danışmanı ara, eski danışmanı ara, sekreterliği ara, sonra tekrar sosyal bilimleri ara derken aynı tüm dilekçelerimi yazdım ve salı tüm dilekçelerimi teslim ettim. Çarşamba da enstitüye elden teslim ettim ki bir an önce kurula girsin. Umarım değişir de bu kadar saçma prosedür içinde boğulduğuma değer. Prosedür mü, dedim? O anki memurun haletiruhiyesi sadece…
            Ha, bir de elden teslim edişimde memurun tavrı “Kaç gün oldu biz senle konuşalı ama!” Tamam da bu dilekçe benim kendi başıma yazıp imzaladığım bir şey değil ki, kaç elden geçiyor. Ayrıca o gün getirseydim bir şey mi oluyordu? Ben kurul toplantısı öncesi yetiştirdim mi? Yetiştirdim! Sonra bir de ben oradan ayrılırken imalı bakışlarla (sorumsuz öğrenci yargısı bakışı) beni geçirdi.
            Karar en geç haftaya belli olacakmış. Değişsin de kurtulayım bu sürüncemeden.

14 Ocak 2012 Cumartesi

İlk Cümle ya da İki Paragraf

           Evet evet, başlıktan da anlaşılacağı gibi günlerdir yazamamaktan dem vurduğum tezimin ilk cümlesini; hatta ilk iki paragrafını yazmış bulunmaktayım. Lakin düşünmekteyim: Acaba bunlar ebediyete kadar kalacak olan kelimelerden mi oluştular; yoksa bir “delete”e bakan üfürükten kelimelerden mi? Bu sorunun cevabını ancak haftaya yeni danışmanımla yapacak olduğum görüşmeden sonra öğrenebilirim.
            Yazmak bitirmenin yarısıdır, gibi saçma laflar etmek istemiyorum. Aksine daha yazacak onlarca sayfam olduğunu, düşündürtmekten başka bir şeye sebep olmuyor. Yine de yazanlar söylesin: İlk kelimeleri yazabilmenin hafifliği oluyor, öyle değil mi? Gerçi henüz hissedememiş olsam da…
            Yazmaya aslında öğle saatlerinde başlamış olacaktım; ancak dur şu makaleye de bakayım, şuradaki dergide de bir şeyler olabilir mi, derken bu vakti buldum. Olsun, yine de amacım bugün bir sayfa da olsa yazabilmekti. Evet, bugün 14 Ocak 2012 ve ben tezimi yazmaya başladım. Bu tarihi kendime not olarak düşüyorum. Bakalım ne kadar sürede bitecek bu yazma işi.

12 Ocak 2012 Perşembe

İyi Şeyler mi Oluyor Ne

           İzne ayrılacak olan danışmanım dün dilekçesini imzalayarak benim danışmanlığımı bırakmış. Bugün yeni danışmanla teze devam etmek için görüşmeye gittim. Haftaya resmi olarak yeni danışmanımın üzerinde görüneceğim.
            Vee… Bugün aydım ki geçen yılki danışman bana baya kazık atmış. Demek ki neymiş; bir danışmanı değiştirmek en çok bir hafta sürüyormuş. Benim geçen yılki danışmanımdan kurtulmamsa 3 ayımı almıştı!
            Yeni danışmanı, önceden de tanıyordum ve evet, aylardır da onun gelmesini bekliyorum. Sonunda benim de tezimle ilgili umut vadeden gelişmeler olmaya başlıyor. Umarım devamı da böyle olur.

7 Ocak 2012 Cumartesi

Tez Yazmayan Arkadaşlar Bulalım

            Bunu uzun zaman önce fark etmiş olmam gerekirdi. Nedense böyle olur ya… Bir şeyler yaşanır yaşanır yaşanır; sonra dank eder. Ben de işte öyle, birden aydım!
            Tez yazıyorsanız, yakın çevrenizde tez yazan birileri olmamasına özen gösterin! Evet, yanlış duymadınız. Çoğu zaman toplumsallaşarak üstesinden geldiğimiz “sorunlar”ın içerisinde “tez yazmak” yok. Dikkat edin, daha önce “tez yazmış” birisi demedim; “tez yazan” birileri dedim. Düşünsenize etrafınızda sürekli sizinle aynı şeyler anlatan birisi var. Bu tez olayında insan yazarken öğreniyor. O yüzden yanınızdaki okul birincisi, bölüm birincisi, hayatta tanıdığınız en çalışkan, başarılı vs. kişi bile olsa tez yazarken size derman olması beklenemez.
            Bir de benim gibi daha şanssız olunan durumlar var. Etrafımda hem tez yazan hem yakın hem de vasat bir öğrenci olan arkadaşım var. Evet, bu insan güç bela lisanstan mezun oldu. Sonra bir şekilde yüksek lisansa başladı. Akademisyen olmak istiyor; ancak yüksek lisansa başlamak için şahsımdan edindiği “engin prosedür bilgisi”nden akademisyen olmak için de yararlanmak istiyor. Yararlanıyor da… Nedir ki zaten, gizli saklı bir bilgi değil, neden paylaşmayayım? Ama işte benim de derdim bu “Arkadaşım gizli bilgi değil ki bu, sen de gir nete, araştır, öğren”… Ama yok… Arkadaş bu çağda (üstelik dediğim gibi lisanüstü eğitim almakta), internete tezi vasıtasıyla vakıf olmaya çalışıyor.
            Sonra, misal bu arkadaş için kütüphaneden kitap almak, kendiniz için baktığınız kadro ilanlarında “hazır açtım ona da bakayım” gibi bir gaflete düşüp kafanızı duvarlara vurma istediğinizin gark etmesi an meselesi!

4 Ocak 2012 Çarşamba

İşte Beklenen Gün Geldi!

            Geçenlerde yazmayı unutmuşum. Mülakatına çağrıldığım bursu almaya hak kazandım. Yakında param yatacak. Çok sevindim. Artık kitaptı, fotokopiydi, çıktıydı masraflarında rahat olacağım.
            Diğer bir beklediğim haber de az önce geldi. Evet, tez danışmanımın değişme zamanı gelmiş. Artık kanıksadığım ve aylar öncesinden de değişeceğini bildiğim için bir şey değişmedi. Sadece şu anki danışman sürekli “gidici” modunda olduğundan dolayı bir arpa boyu yol alamadık. Darısı artık yeni danışmanın başına!
             Bense bugün tez başlığımı belirlemiş danışmana dilekçe yazması için gidecek bir öğrenciydim. Madem danışman değişecek, o zaman başlık değiştirme işi de yeni danışmana kalır. Sürüncemede geçecek 1-2 hafta daha… Tatile falan mı çıksam acaba… Zaten bedenimi evde bırakıp kafamın gezintiye çıkmasını istiyorum. Gitsin ve içindekileri dağıtıp gelsin.

1 Ocak 2012 Pazar

Hasta, Televizyon, İnternet ve Alışverişle Geçen Bir Haftanın Sonu

           Geçen haftasonu, kesin bir kararla pazartesi gününden itibaren tezimin başlığı ve içeriğiyle ilgili son düzeltmeleri yaparak yazımına başlama kararım vardı… Sonra…
            Pazar gecesinden bir hapşırık tıksırık durumu başladı. Pazartesi sabahı gözlerimi açtığımda, artık soğuk algınlığının pençesine yakalanmıştım. İlaç içiyim de biraz araştırıyım derken ilaçlar beni uyuşturdu. Dur biraz dinleneyim de kitap okuyum derken uyku bastırdı. Sonunda teslim olup istirahatta karar kıldım.
            Salıya gelince dünkünden halliceydim; ama haftalardır alışverişe gitmemek için atlattığım kardeşime verdiğim sözü tutmam gerekiyordu. Söz tutuldu!
            Çarşamba, evde kalıp biraz çalışmaya çalıştım; ama yine de tam olarak netleştiremedim. Bilgisayarın başında öyle nette gezindim durdum.
            Perşembe okulun kütüphanesine gittim; ancak yayınlanacak makalenin gelen düzeltmesiyle uğraşmaktan tezle ilgili 2 kitap alıp çıkmaktan başka bir şey yapamadım. Neyse ki makalenin düzeltmelerini bitirebildim de bari bitirebildiğim bir şeyler oldu.
            Cuma da teze çalışırım psikolojisiyle evde oturup televizyon izlemekle geçti. Cumartesi zaten yılbaşıydı. Tatil günü tez mi olurmuş, diyip çalışmadım. Ama…
            Pazar… Pazar öyle mi? Evet bugün nette tezimle ilgili araştırma ve okuma yaptım. Yeni yılın ilk günü tezime şevkle sarılmış olmaktan gurur duyuyor, bu şevkin yılın ortasına kadar sürmesini diliyorum.