19 Ocak 2012 Perşembe

Prosedür “İş”ler

            Bu yazıyı aslında o gün yazacaktım; ancak angaryadan sonra mecalim yoktu, yazamadım. Oh ne güzel danışman değişiyor, başlığım istediğim gibi olacak, 3-5 satır da yazdım diye sevinirken…
            Pazartesi sosyal bilimleri tekrar aradım, bana bu hafta içinde (hatta hemen ertesi gün), başlık değiştirme isteğimi belirttiğim dilekçemi ve danışman imzalı dilekçemi getirmemi söyledi. Ee…, ben tez önerisi kabul edildikten sonra 6 ay içinde değiştirebiliyorsam daha bir ay zamanım var desem de işe yaramadı. Eğer o kadar geç getirirsem “6 aydır değiştirmemiş artık bu saatten sonra geç” diyip başlığımı değiştirmezlermiş! Afedersiniz, kuralları yine bunu diyecek olanlar  belirlemiyor muydu?
            Böyle olunca da ben yeni danışmanı ara, eski danışmanı ara, sekreterliği ara, sonra tekrar sosyal bilimleri ara derken aynı tüm dilekçelerimi yazdım ve salı tüm dilekçelerimi teslim ettim. Çarşamba da enstitüye elden teslim ettim ki bir an önce kurula girsin. Umarım değişir de bu kadar saçma prosedür içinde boğulduğuma değer. Prosedür mü, dedim? O anki memurun haletiruhiyesi sadece…
            Ha, bir de elden teslim edişimde memurun tavrı “Kaç gün oldu biz senle konuşalı ama!” Tamam da bu dilekçe benim kendi başıma yazıp imzaladığım bir şey değil ki, kaç elden geçiyor. Ayrıca o gün getirseydim bir şey mi oluyordu? Ben kurul toplantısı öncesi yetiştirdim mi? Yetiştirdim! Sonra bir de ben oradan ayrılırken imalı bakışlarla (sorumsuz öğrenci yargısı bakışı) beni geçirdi.
            Karar en geç haftaya belli olacakmış. Değişsin de kurtulayım bu sürüncemeden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder