23 Haziran 2012 Cumartesi

Bir Tezci Sadece Kendisini Düşünmemeli!


        Blog'u, hepinizin de bildiği gibi Twitter'la birlikte yürütüyorum. Gerçekten başta bu hesabı açarken böyle bir etkileşim olacağını düşünmemiştim. Meğer ne çok konuşacak şeyimiz varmış, ne çok ortak derdimiz...
         Yalnız bir şey var ki, gerçekten yazıp yazmamakta kararsız kaldım. Sizleri kırar mıyım ya da çok mu müdahaleci olurum diye... Twitter'da DM'lerimden ve mentionlarımdan 7 aydır çıkardığım sonuç şu: Kendi teziyle ilgili bir bilgiye ihtiyacı olan ya da kendi tezinin anketini yayan arkadaşlar, baya ısrarcı bir tavırla yardım istiyorlar; ancak günü geldiğinde aynı kişiler bir diğerinin aynı durumdaki sorununu görmezden geliyor. Ben gerçekten bunu anlayamadım. Bir soru sorulduğunda yardımcı olanlarınızı görüyorum; ancak iş bir anketi doldurmak ya da bunu sayfasındaki diğer takipçileriyle paylaşmak olduğunda çoğunlukta hiçbir hareket belirmiyor. 
         Bunları söylerken sizi gücendirmek istemem. Zaten bunu hepiniz için de demiyorum. Sadece gözlemlediğim çoğunluğun bunu yaptığı. Bir yanlışım, hatam varsa lütfen siz de beni uyarın. Bunu gerçekten isterim. Unutmayın her ne kadar yaz gelmiş olsa da henüz çalışmalarını sürdürenler var... Herkese esintiler dilerim...

13 Haziran 2012 Çarşamba

Veee… Tez Uzar!


Geçen haftalardaki hocanın gereksiz sıkıştırmaları artık sona erdi… Hoca da sanırım sıkıştırarak yoktan 1 bölüm var edemeyeceğimi anlamış olmalı ki önce telefonla arayarak (ki neredeyse beni şu ana kadar hiç aramadı) geri adım attı. Sonra da okula gittim ve uzatma kararını resmi olarak verdik.
Ha belki zorlasam bitmez miydi? Belki… Gece gündüz çalışarak uykusuz kalarak belki… Ama şu da var ki zaman konusunda çok sıkıntı oluştu. Şöyle ki tezi bitirmek için KPDS’ye (ki öncesinde de ÜDS’ye) gereken çalışma zamanını ayarlayamadığım için istediğim notları alamadım ve doktora başvurusunda da sıkıntı oluştu.
Doktoraya başvurabilsem de daha giriş sınavına çalışmak gerekecekti ve savunmayla doktora sınavı arasındaki zaman da azalacaktı. Tabi ki en önemlisi de tezimle ilgili durum; açıkçası yalap şap yapılmış 1 bölüme sahip olacaktım. Nitekim amacım doğru dürüst bir tez yazabilmek.
Tabi tezin bitmemesi ve sınavlardan kötü sonuç almak, tezi uzatma kararı almamda en önemli gerekçeler; ancak şu var ki diğer bir sebep de hocanın başından beri direttiği gereksiz sıkıştırmalar. Sürekli tezi şu güne kadar bitirmen gerek diyen hoca, sonrasında 15 gün daha erteliyor, sonra 1 ay daha vs. vs. Hiçbir şekilde resmi olan tarihi bana söylemediği için ben de tezi baştan sıkı tutmaya çalışarak dil sınavlarına çalışamadım. Resmi tarihi kendim enstitüyü arayarak öğrendim; ancak o zaman da ilk danışmanla yaşadığım sorunları bununla da yaşamamak için hocanın dediği zamanlamaya göre hareket ettim.
Yani hem dilden istediğim notu alamamak hem de tezi yetiştirememek bu “zamanı önce daraltıp sonra genişletmelerin” benim çalışma düzenim içerisinde ters teptiğini söyleyebilirim; ama yapacak bir şey yok. Uzayacağını anladığımda keyfim epey kaçmış olsa da sıkıntıyı atlattım ve bundan sonra yapabileceklerimi planlamaya düşünüyorum. Böylece daha geniş zamanda hem tez hem de tez yüzünden sürekli ertelediğim konularla ilgili çalışabileceğim.

2 Haziran 2012 Cumartesi

Ben Tez Konumu Nasıl Belirledim?


             Bu konuyu daha önce detaylı olarak yazmamış olduğumu fark ettim. Sanırım insan o süreci atlatıp da yazmaya dalınca mazide kalıyor.
            Twitter’da tezine başlamak üzere olan “tez yazarı adayı” arkadaşın konularımızı nasıl belirlediğimizi sorması üzerine ben de konu seçimiyle ilgili bir şeyler karalamak istedim.
            Öncelikle her kim olursa kendisine yakın ve kaynak açısından fazla sıkıntı çekmeyeceği bir konu seçmeli.
            Bir de ne amaçla yüksek lisans yapıyorsanız ona göre konunuzu belirleyebilirsiniz. Sadece diploma içinse daha önceden yazılmış tez konularına bakarak onları güncelleyebilirsiniz. Akademisyenlik düşünüyorsanız daha özenli bir konu seçimine gidebilirsiniz. Bir de şu var ki okulunuzda konusunda uzman ve o konuyla ilgili akademik çevrede de ün yapmış ya da yayınları olan bir hoca varsa ve onun konusunu kendinize yakın görüyorsanız ve o sizin danışmanınızsa onun izinden gitmek de size çok şey katacaktır.
            Benim konu seçimimse çetrefilliydi. Bu süreçte şunu fark ettim. Yeni konu seçeceklere de tavsiyem olsun; çok genel bir konuyu seçip ben bunun üzerine çalışacağım, demeyin. Olabildiğince daralttığınız bir konuyu belirleyip danışmanızın yanına öyle gidin; ama fazla araştırma yapmadan danışmanınızın yanına giderseniz size kendisi seçtiği bir konuyu verip sizi gönderebilir. Benim için problem değil diyorsanız kendi kararınız.
            Geçen yıl bu zamanlar konuyu daraltamadığım için epey sıkıntı yaşadım ve danışacağım birilerini de tam olarak bulamadım. Okul içerisinde de birkaç hocaya gittim. Kimileri konuyla ilgili kimileriyse fikirlerine güvenebileceğim hocalardı. Bana yardım edebileceğini söyleyen bir hoca beni yarı yolda bıraktı. Kendi danışmanımsa zaten önerinin son halini getir, diyen biriydi. Son ana kadar salla pati bir şey yaptım ve başlıktan hiçbir şekilde emin olamadan öneriyi teslim ettim. Sonradan başlığın değişmesinin çok zor olduğunu söyleseler de eylülde başlığı değiştirmeyi kafaya koydum.
            Eylül geldiğindeyse lisanstaki okulumda konunun bir kısmıyla ilgili bir hocaya bir de konunun geneliyle ilgili akademik çevrede ünü olan bir hocaya danıştım; ancak o zaman önümü net olarak gördüm. Sonrasında onlarla görüşmeler, kapanıp konuyu daraltmalarla ocak gibi ancak elimde önümü görebileceğim bir rehberim vardı.
            Siz yine de böyle olmaması için konuyu belirleyip daraltın, kaynak taraması yapın ve aşama aşama danışmanınıza gösterin. Benim durumumda danışmanla vs. sorun olabiliyor. Şu sıralar tez önerisini yazan, tez konusunu seçen tüm “tez yazarı adaylarına” kolaylıklar diliyorum.