14 Nisan 2012 Cumartesi

Danışmanların Aslında Söylemek İstedikleri


Şimdi tez danışmanın belli oluyor, gidiyorsun yanına… Artık önceden tanıyorsan biraz daha samimisin; ama pek de tanımıyorsan içinden “Öff geçen yıl ders döneminde bir dersini alsaydım bari tanışmış olurdum falan” diyorsun. Neyse zaten bunlar senin benim kuruntum. Onun üzerinde bir etkisi yok. He belki şey diyebilir “Seni önceden tanıyordum iyi oldu, bık bık bık” Sanki tanıyor da bir şey mi oluyor? Hayır.

Asıl sen hocayı ne kadar tanıyorsun o önemli. Lisansı aynı okulda okuduysan yine iyi; ama ya dışarıdan geldiysen… Vay haline! Deneme tahtası gibi o hoca senin bu hoca benim gez dur.

Danışmanı anlamak için önce tanımını yapalım: Danışman, sürekli “Aslında o öyle değildi böyleydi”, “Sen yanlış anlamışsın” diyen kişidir ve siz asla doğruyu anlayamazsınız. Bu süreç, şu hayatta kendinizi sorguladığınız ender anlardan biridir. “Kimim lan ben”e kadar gidebilir. Sakin olun. Şimdi bu “bilirkişiler” aslında ne demek istiyorlar, deneyimlerimden ve gözlemlerimden yola çıkarak gruplandırmak isterim:

1.      Danışmanı aradınız ve uygun olan bir zamanda görüşmek istediniz. Danışman da size bu hafta değil ama haftaya olabileceğini anlatan şu cümleyi kuruyor: “Bu hafta değil; ama haftaya olabilir. Şu an programım önümde değil, pazartesi tekrar konuşalım”. Halbuki zaten sen de pazartesi, bilemedin Salı aramışsındır. Neyse buna takılmayalım aslında danışman ne demek istemiştir, ona bakalım. “Şimdi senle görüşemem pazartesi beni ara, belki canım ister”. Burada asıl dikkat edilecek nokta, içten “Ulan, o beni reddetti, pazartesi için beni arayacak olan o olmalı” diye gereksiz nezaket beklentisine girmeyin, nitekim bir hafta da oradan kaybedersiniz.

2.      Danışmana bir şey sordunuz ya da yaptığınız bir şey kontrol etti ve sizi yanına çağırdı, dedi ki “Bu yaptığın/yazdığın şeyde çok hata buldum. Sen bunları yapmazdın. Ben sana inanıyorum, akıllısın, zekisin, daha iyisini yapabilirsin”. Hemen şımarmayın, derin bir nefes alın, aslında diyor ki “Ya git bunu düzelt, bana vermeden önce hiç mi kontrol etmedin, git daha düzgününü yap da beni yeniden meşgul etme!”

3.      Danışman ilk görüşmede… “Bana mail attıktan sonra mesaj at, haberim olsun. Ben her zaman mail’lerime bakmıyorum. Her zaman bilgisayar başında oturamam ki…”

Bir ay sonra… “Aramana gerek yok mailleşiriz”.

2 ay sonra… “Mail atmışsın, arasan daha iyi olurdu”.

Bu 3 diyalogdan anlıyoruz ki telefonla bire bir sesli görüşme randevu almak için ya da bir soru sormak için en iyi yöntemdir.

4.      Danışman sürekli “Bu hafta çok yoğunum” derse bunun birkaç karşılığı olabilir: “Ya bu hafta dersleri 2’de bitireceğim, sonra da eve giderim”. “Bu hafta dersim yok, okula gelmem”. “… gününü boşalttım, o gün tatil”.

5.      Bir de danışman derse “Ooo… çok geç kalmışsın şimdiye tezi yazmaya başlaman gerekirdi”.

2 ay sonra “Çok hızlı gittin, acelemiz yok”.

Bu iki cümleden anlıyoruz ki 3. cümle “Bak çok yaydın, n’apıyorsun, bu tez, bu dönem bitmez!” olabilir dikkat edilmelidir!


Sonuç olarak danışmanının dediğini de yaptığını da önce düşün, sonra yap. Övgülere kapılma, rahat ol, işine bak, tezini bitir…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder